Pırıltı

Ön yargılarla yaşayan bir toplumuz maalesef. Bunun en büyük nedeni tanımak, anlamak ve öğrenmek için hiçbir çabamızın olmaması. Hemen etiketliyoruz; her şeyi hem de her şeyi! Sosyal paylaşım sitesinde Yasemin Şenyurt'un paylaştığı bir haber bu yazıyı içimde tetikledi. Haberde "Şizofreni Hastaları Saldırgandır" diyordu. Hastalık hakkında bir fikri bile olmayan insanların ağzına geleni söylemeleri canımı sıkıyor, içimi acıtıyor. Belki bir fikir verebilirim diye kısa bir alıntı paylaşmak istiyorum. Alıntı http://turkey.schizophrenia24x7.com/about-schizopheria  sitesinden yapılmıştır. "Ş izofreni insanların dü ş ünce süreçlerinde zorluklar ya ş adı ğ ı; halüsinasyon, yanılsama, dü ş ünme bozuklu ğ u ve anormal konu ş ma veya davranı ş lara (‘psikotik belirtiler’ olarak bilinir) neden olan kompleks bir hastalıktır. Ş izofreni isminden anla ş ılaca ğ ı gibi tam olarak ‘bölünmü ş ki ş ilik’ bozuklu ğ u de ğ ildir , fakat ş izofreni hastalar ı etraflarındaki dünyayı f

  AFSAD’da tanıma şansı bulduğum Nuran Kansu Hoca’nın farkındalık yaratan kitabı, evlere hapsedilmiş çocukları ve dolayısıyla ailelerini parklara, bahçelere, en yakın ormana, kısaca doğaya çıkmaya ve onu yaşamaya teşvik ediyor.

Canım hayat arkadaşım, biricik eşim Tevfikim'in kutlaması ve hediyelerinden sonra, sevgili arkadaşım Meral ve küçük dostum Ilgın'ın bana doğum günü hediyesi harika pasta! Çok lezzetliydi PASTAM :) Teşekkür ederim bir kez daha onlara... İYİ Kİ DOĞMUŞUM!!!! Duygu

Özlendiğini bildiğin zaman, özlemek güzel. Işıl ışıl bakan gözler, açılan kocaman kucaklar, sıkı sıkı sarılmaları düşündüğünde özlemek güzel. Heyecanla yola çıktığında, heyecanla beklendiğini bildiğin zaman, özlemek güzel. Özlediğin kişilerin mutlu ve sağlıklı olduğu haberlerini almak çok güzel! Özlediğin/özlendiğin taraftan “Bu gece harika bir hava var, dolunayı sen de görüyor musun?”u duymak güzel. Özlediğine kavuştuğunda gözlerinin içine bakarak iyi mi değil mi anlamaya çalışmak güzel. O nereye giderse senin de peşinden gitmen çok güzel. Özlemle çalan bir telefona cevap vermek, h eyecanla aradığın kişiden aynı heyecanla karşılık gelmesi güzel, Özlendiğini bildiğin zaman, ÖZLEMEK ÇOK GÜZEL!   “EN ÖLÜMCÜL SÜRGÜN, SEVDİKLERİNİZDEN AYRI KALMAKTIR.”                                                  WILLIAM SHAKESPEARE Duygu

Sevgili Gaye Dinçel'le bir eğitimin içinde verilen yazma teknikleri dersinde tanışmıştım. "Bir paragraf yazın" dediğinde paragraf diye yazdığımın paragraf değil de yarım sayfa olduğunu anlayınca, paragrafın nazıl yazılacağını öğrenmiştim :) Bu daha başlangıçtı tabii. Eğer, birşeyler karalıyorum; doğru mu yapıyorum, nasıl daha iyi yazarım, yazabilir miyim? diye kendi kendinize soruyorsanız; 18 Aralık'ta başlayacak Yazı Çizi atölyesine başlamanızı tavsiye ederim. Ben de neymişim dedirtecek olaylar yaşayacağınıza garanti veririm :) Duygu “Benim gibi yazanlarla buluşsam, yazıp çizsem, konuşsam, ipuçlarını kapıp daha iyi yazsam…” diyorsanız atölyeme beklerim. Atölyeyi 18 Aralık haftasında katılımcılara uygun bir günde başlatacağım. Seçenekler; salı, çarşamba, cuma akşamları ya da cumartesi öğleden sonra. Yerimiz Kızılay Konur Sokak’ta. Haftada 2 saat. Kuramsal dersler yok, sadece yazıp çizip okuyarak tartışacağız. İpuçları verip daha iyi yazmanıza destek olacağım.

Hülya hocamın okuryatar için yazdığı şiir :) Kalemimin ucu kırılmıştı Yazamıyordum. Duygu Ceritoğlu kalemtıraş verdi, Gaye Dinçel yazdıklarıma yıldız. Okuryatar sayesinde yeniden yazabiliyorum. Eline kalem verdiğiniz Herkes adına Teşekkür ediyorum. Hülya Rüveyda Karasu

Daima sizi hatırlayacağız Yüce Ata'm. Nesiller boyu size olan sevgimiz artarak devam edecek. İlkeleriniz, devrimleriniz bize emanet. Ulusumuzun varlığı, bütünlüğü ve büyüklüğü için hiç durmadan çalışacağız. Çocuklarımız anne, baba demeden önce ATATÜRK demeyi öğreniyorlar. Anne-baba sevgisi kadar kutsal size olan sevgi. Gidişinizin her yıl dönümünde, gidiş saatinizde tüm yurtta hayat duruyor. Bir anlığına nefes alamaz oluyor topraklarımız. Ne mutlu bize ki bizim Ata'mız olmuşsunuz. Yol gösterdiğiniz şekilde yürümeye devam edeceğiz. Sizi çok özlüyoruz. Size olan sevgimizi anlatmak için kelimelerim yeterli olmuyor.  Son zamanlarda sizi biraz üzdük, bunun farkındayız ve biz de çok üzgünüz. Telafisi için elimizden geleni yapacağız ve size layık olmaya çalışacağız. Engin öngörüşünüz, dahice fikirleriniz ve silah arkadaşlarınızla ülkemizi bize kazandırdınız. Emanetinize daima sahip çıkacağız. Emanetinize ihanet edenler her zaman olacaktır. Onlar bir süreliğine zafer sarhoşu olara

ÜLKESİNE SAHİP ÇIKAN, TOPRAĞINA SAHİP ÇIKAR. TOPRAĞINA SAHİP ÇIKAN, BAYRAĞINA SAHİP ÇIKAR.        CUMHURİYETİMİZİN 89. YILI KUTLU OLSUN! TEMA'NIN KATKILARIYLA...

İnsanlar plan yaparken tanrı gülermiş! 1 saniye sonra ne olacağımız belli değilken bu durumun olması normal sanırım. Hayat seni alır götürür. Sen yüreğinin götürdüğü yere gittiğini veya mantığın doğrultusunda hareket ettiğini sanırsın da nafile. Çevrende gördüğün-görmediğin olaylar, kişiler ve çeşitli etkenlerin farkına bile varamazsın. Kelebek etkisi... Hayat işte. Hayatının bir bölümünde bir şehirde, başka bölümünde farklı bir ülkede, bir de bakmışsın aklının ucuna gelmeyen bir yerde yaşıyorsun ve hiç düşünmediğin bir işi yapıyorsun. Hayatını yönlendirme gücünün elinde olduğunu düşünüyorsan yanılıyorsun. Dünyada yaşayan 6 milyar insan olduğunu varsayar ve her insanın bir diğeri ile etkileşim halinin bizlere nasıl yansıdığını bilemezken bu güce sahip olmak kolay değil; doğal afetleri ve kendi çıkarlarını ön planda tutan politikacıların ürettiği savaşları hiç saymıyorum bile. Yaşamak; her türlü sıkıntısı, zorluğu, acısına rağmen çok güzel. Bize hediye edilen hayatımızın her anının tad

Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını, vatanımızı kurtarmak ve özgürce yaşamamızı mümkün kılmak için şehit olmuş binlerce (Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Rum, Ermeni nasıl adlanrırılırsa adlandırılsın) askerimizi minnet ve şükranla anıyoruz. Ruhunuz şad olsun. Sizin torunlarınız olarak; bitmek tükenmek bilmeyen mücadele ruhunuzdan öğrendiklerimizle, vatanımızda birlik ve beraberlik içinde yaşamaya devam edeceğiz. Çünkü, biz Ata'mızın güvendiği GENÇLİĞİZ!!!             GENÇLİĞİN ATATÜRK'E CEVABI Ey Büyük Ata, Varlığımızın en kutsal temeli olan, Türk İstiklâl ve Cumhuriyetinin sonsuz bekçisiyiz. Bu karar, değişmez irademizin ilk ve son anlatımıdır. İstikbâlde, hiçbir kuvvet bizi yolumuzdan döndürmeyecektir. Bizler, bütün hızımızı senden, ulusal tarihimizden ve ruhumuzdaki sönmez inanç ateşinden alıyoruz. Senin kurduğun güçlü temeller üzerinde attığımız her adım sağlam, yaptığımız her atılım bilinçlidir. En kıymetli emanetimiz olan, Türk İstik

17 Ağustos gecesini hiçbir zaman unutmayacağız. Üzerinde yattığım ranzamın beşik gibi sallanmasını, "artık dursun" diye içimden attığım çığlığımı ve kelime-i şehadet getirdiğimi, ölümü hissettiğimi asla unutmayacağım. Hiç bitmeyecek sanmıştım, şok olmuştuk, herkes dışarı kaçarken biz evden çıkamamıştık, hiç bir hasarımız yoktu. Silivri - Avcılar yolundan işe giderken gördüklerim karşısında donup kalmıştım. TV'de izleyip tühlenmek başkaydı; görmek, yaşamak başka... Üzüntü verici olan binlerce kişinin hayatını kaybetmesine, binlerce kişinin olayın etkisini yıllar geçmesine rağmen hala üzerinden atamamasına rağmen ortada elle tutulan hiçbirşeyin yapılmamış olması. Binalar hala çürük, hala doğru düzgün denetim yok ve hala beklenen İstanbul depreminde belki milyonlarca kişi yaşamını kaybedecek deniyor. Hangi yüzle!!! Niye 13 yıl hiçbirşey yapılmadan geçti? Tek önlem ZORUNLU DEPREM SİGORTASI MI? Bu sigortayı yaptırmayana elektrik, su aboneliği verilmeyecekmiş!!! Bu mudur? "

Şeker Bayramımız kutlu, mutlu olsun. Bu Ramazan ayında uzun yıllardan sonra ilk kez 5 dakika da olsa pide kuyruğunda beklemek beni çok mutlu etti. Çocukluğuma döndüm; koşa koşa mahalle fırınına gidip orada dakikalarca pidenin çıkmasını bekler ve sonra gazete kağıdına sarılmış sıcak pideleri ellerimiz yana yana kah tişörtümüzün etek ucuyla kah kazağımızın kol ucuyla tuta tuta eve gelirdik. Ezan sesini sabırsızlıkla bekleyip Allahü ekber sesleriyle zeytin ve pideye hücum ederdik ve tüm aile biraradaydı... Şimdi sağlık sebebiyle tutamadığımız orucumuzla, hayatın yönlendirmeleri ve kendi isteklerimizle her birimiz bir yerlerdeyken eski günleri hatta pide kuyruklarını bile özlememek elimde değil. Galiba mutlu bir çocukluk geçirdiğinizde o zamanki masum mutluluğu özlüyor insan, bilemiyorum. Bazen gerçekten çok özlüyorum çocukluk günlerimi, hele şu son bir yıldır daha da çok. Nedenini bilmiyorum ama özlüyorum... Sanırım o yüzden çocukluğumda en sevdiğim çizgi kahramanlar olan

Saatler, günler, aylar, yıllar... Su gibi akıp geçiyor zaman. İnsan, eğer farkındaysa yaşadığının varolma savaşına giriyor. Bazen bu savaşta kendini de kaybetmiyor değil. Yaşananlar; güzel anlar, acı anlar, kayıplar...

BİR YAZ GECESİ RÜYASI TAM KADRO :)

Sevgili eşim Tevfik Ceritoğlu ve arkadaşlarının sergileyecekleri William Shakespeare'in "Bir Yaz Gecesi Rüyası" adlı komedi oyunu 12 Haziran Salı günü saat 20:00'de Şinasi Sahnesinde. Eğlenceli bir gece geçirmek isterseniz sizi bekleriz. Çocuk oyunu değildir, büyük oyunudur :) Mybilet hatalı yazmış!!! http://www1.mybilet.com/eventinfo.php?eventid=12073 Duygu

                                        Fotoğraf: Tevfik Ceritoğlu Bugün 19 Mayıs. Karışık duygular içindeyim. Okulumuzda yapılacak törenin hazırlıkları, bana verilen fotoğraf çekim görevi, bir yandan ülkenin gidişatı...

10-17 Mayıs tarihleri arasında düzenlenen "Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali" dünyada tek. Başka hiçbir ülkede sadece kadın emeğini belirgenleştiren, gün yüzüne çıkaran bir kadın film festivali yok. Ve bu yıl 15. yılını kutluyor. Böyle bir festivalin ucundan da olsa tutabildiğim ve birşeyler yapmaya çalıştığım için, gururluyum, mutluyum ve kendimi çok iyi hissediyorum.

Anneciğim, sana olan özlemimi anlatmaya kelimeler yetmiyor. Kara kızın seni çok özledi. Kulaklarımda seslenişin, yüreğimde verdiğin sevgin... Hala ve bazen elim telefona gidiyor seni aramak için; nafile... Şimdi olsaydın; pamuk yanaklarını mis gibi kokulu öpücüklerle donatır, yumuşacık ellerini saatlerce elimden ayırmazdım.  Çaresizlik çok zor anne...  Seni çok seviyor ve özlüyorum. Anneler günün kutlu olsun canım annem. Kara kızın Duygu

Yorucu bir günün ardından bütün eklem yerlerim ağrıyor ve sanki bacaklarım vücudumu taşımakta zorlanıyor.  Zorla iki kaşık bir şeyler yiyip koltuğun köşesine çekilmek, orada huzur bulmak dünyanın en güzel hissi.

Bu gece 5 Mayıs, hıdırellez gecesi... Dilekler tutulur, hatta kağıtlara yazılır, çizilir sonra genel söyleme göre gül ağacına asılır veya dibine gömülür. İlla gül ağacı mı olacak derseniz, hayır tabiiki. Evinizde saksınızda bulunan bir çiçeğin dibine de bırakabilirsiniz yazdığınız dileklerinizi. Görün bakın bir yıl içinde gerçekleşecek dilekleriniz.

Sevgili eşime aldığım papatyalarım hala canlılığını koruyor. Masumiyet, doğallık, ferahlık, özgürlük hissettiriyor bana, benim papatyalarım.... Duygu

Bakmaktan kendinizi alamadığınız pembe bahar dalları, insanı kendine hayran bırakıyor, okulumuzun bahçesinden küçük bir kare... Duygu

Sevdiği uzaklarda hasta Yanında olsa, verirsin çorba tasta Yoksa beklersin yasta Duygu

Şöyle yaslandı arkasına ve etrafına bakındı. Geçen yıllar… Yaşadıkları acısıyla tatlısıyla ne çabuk yaşanıp bitmişti. Acılar, yaşanırken hiç bitmeyecekmiş gibi geliyordu, çok zordu. Güzel anlarsa hemen geçip gitmişti. Bir tadına varamamıştı sanki. Bir boşluk içindeydi…

‎1 Mayıs; birlik, dayanışma ve haksızlıklarla mücadele günü kutlu olsun ! Zülfü Livaneli'nin yazısında dediği gibi "Ne var ki 2012 yılının Türkiyesi’nde “kutlu olsun“ sözü bir formalite olarak söyleniyor. Çünkü ortada kutlanacak, bayram edilecek bir durum yok."  İşçi ve emek gücünü ortaya koyan, savunan bir sistem, bir grup, dernek ya da oluşum yok, çünkü ülkemizde bu gücü ortaya koyacak bir "sol" parti yok. Katlanmak mı daha soylu, direnmek mi???? Yılmaz Özdil ve Oyumben'in paylaşımı beni çok etkiledi, ben de sizinle paylaşmak istiyorum... Olmak ya da olmamak Katlanmak mı daha soylu... ... Zalim kaderin yumruklarına? Diretip... Dur, yeter demek mi? Ölmek, uyumak. Ama. Rüya görebilirsin uykunda. O fena. İşte bu düşüncedir... Felaketi yaşanır kılan. Yoksa... Kim katlanır zamanın kırbacına? Zorbanın kahrına... Hakaretine... Gururun çiğnenmesine? Adaletin bu kadar yavaş. Yüzsüzlüğün bu kadar hızlı yürümesine? İyi insanın... Kul olm

Bu kitap Nazım Hikmet tutkusuyla yanıp tutuşan bir genç kızın, hayatının her döneminin Nazım Hikmet’in şiirleriyle nasıl kesiştiği ve neredeyse ona yön verdiğini anlatan bir “Nazım Hikmet ve Ayşe Kulin” birlikteliğinin anlatısıdır. Devamı okuryatar'da http://www.okuryatar.com/icimde-kizil-bir-gul-gibi-duygu-ceritoglu/

Yüce Atam'ızın gelecek gördüğü, çok değer verdiği pırlanta çocuklarımız. Bu bayram size armağan edildi. Güzel ülkemiz size emanet. Farkındalık sahibi, birlik ve düzen içinde yaşayacağımız ülkemiz için büyük görev sizleri bekliyor. O pırıl pırıl beyinlerinize kimsenin müdehale etmesine izin vermeyiniz, her zaman kendi kararlarınızı kendiniz veriniz. Atam'ızın ilkeleri doğrultusunda inandıklarınız peşinde gitmeyi öğreniniz ve ısrar ediniz. Ulu önderimiz, Mustafa Kemal Atatürk sizlerin varlığını bildikçe rahat uyumaya devam edecektir.  N E MUTLU TÜRKÜM DİYENE! YAŞASIN 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMIMIZ!

“Kağıt insanlardan daha sabırlıdır” sözüne duyduğu inançla, başlangıçta kendisi için yazmaya başlayan Anne Frank’ın hatıra defteri gerçek bir hayatın gizli yanlarıdır. devamı okuryatar'da... http://www.okuryatar.com/anne-frankin-hatira-defteri-duygu-ceritoglu/

Aylar sonra ayrı kalmış sevdiğine kavuşan biri gibiyiz bugünlerde. Hasretinden öldüğümüz, depresyonlara girdiğimiz, çok sevgili yaşam kaynağımız, güneşimiz nihayet bize geri döndü. O kadar özlemişiz ki onu; her fırsatta onunla buluşmak için kaçamaklar yapıyoruz. Karşılaştığım herkesin yüzünde bir tebessüm, bir mutluluk hali görüyorum güneş bize yüzünü gösterdiğinden beri. Yukarıda yaşam kaynağımız dedim ya gerçekten öyle; ölü bedenler gibi dolaşırken birden canlanmış halde etrafa neşe saçan insanlar olup çıktık. " Bir daha sıcaktan hiç şikayet etmeyeceğim " söylemlerini de işittiğimi söyleyebilirim, bununla birlikte insanoğlu olarak her durumdan şikayetçi olmak gibi yüce meziyetlerimizin olduğunu da söylemeden geçemeyeceğim! Gelelim asıl konumuza, Güneş... Güneşin verdiği enerji ile çocukların bahçelerde koşturup, kahkalar içinde oyunlarına şahit olmak da ayrı bir güzellik doğrusu. Haydi, her fırsatta güneşle kolkola olmaya sokaklara, hem zaten içimiz kıpır kıpır ederken iç

Sabırsızlıkla beklediğimiz Ankara Film Festivali başladııııııııı :) İlk kez geçen yıl izlemiştim ve tadı damağımda kalmıştı doğrusu. O filmden bu filme koşturmak arada yemek, tuvalet gibi ihtiyaçlarımızı giderip yine diğer filme koşturmaktan büyük keyif almıştık. Bu yıl işim sebebiyle sadece birkaç film seyredebileceğim, zamanı olanlar için kaçırılmaması gereken bir etkinlik. Bilet fiyatları 2,5 - 5 - 10 TL Her bütçeye uygun, haydi iyi eğleneceler... Duygu

Çocukken okuduğum bir romanından –adını hatırlayamadığım için çok üzülüyorum– bu yana hiç okumamıştım Agatha Christie kitaplarını. Yazarın biyografisini okumadan önce bir kitabını okumak, nasıl yazdığını hatırlamak istedim. 1980 basımı Nil’de Ölüm kitabını buldum kütüphanemizden. Zekice ve ustalıkla yazılmış, meşhur Dedektif Hercule Poirot’lu, sürükleyici bir polisiye romandı, okumaktan büyük keyif aldım. Ünlü romancı, on beş yıl boyunca yazdığı otobiyografisini yetmiş beş yaşına geldiğinde tamamlamış. Kitabında da bunun sebebini şöyle açıklıyor: “ Ben tatmin oldum. Yapmak istediklerimi yaptım.” http://www.okuryatar.com/hayatim-agatha-christie-duygu-ceritoglu/ Duygu

Tanrının her şekilde güçlü yarattığı kadınların – arkadan sesler gelmeye başladı, tamam kaslarınız bizden güçlü  - , bu yaratılmışlıkla doğru orantılı olarak çekilen çileler, sıkıntılar, üzüntüler karşısında her zaman  güçlü olma özellikleri göz ardı edilemez. Doğurganlığın bahşedildiği kadın, doğarken zorluklara hazır doğuyor zaten. Ataerkil bir toplum olarak her zaman ve her türlü bastırılan, baskı altında tutulan kadınların ellerine geçen fırsatları değerlendirdiklerinde mucizeler yarattığını hepimiz biliyoruz. – Buna da itiraz edemezsiniz artık!- Kadının nasıl bir aileye ve dünyaya doğduğu, yaşama şartları, yaşanmışlıkları kadının kişiliğinin oluşmasında önemli etkenler elbette. Bununla birlikte mücadeleci yapısıyla tam bir savaşçı olduğumuzu düşünüyorum.   Her zaman güçlü bir insan olmak istedim, güçlü iş kadınlarına hep imrenirdim. Bunun yanında benim de hayatımda örnek aldığım, güçlü bir kadın vardı zaten. İşte 8 Mart Dünya Kadınlar Günü yazımı ben Hayatımın Güçlü Kadınına it

Bir yaprak gönder bana, bir koruluktan koparılmış olsun, hiç değilse evinden yarım saat öteden. Sen oraya dek yürür güçlenirsin, bense kalkar teşekkür ederim sana o güzel yaprak için Bertolt Brecth

Bu kez, Yasemin Şenyurt’un denemelerini paylaşmak istedim sizinle. Bize farklı bakış açıları kazandıran çok anlamlı yazılara sahip güzel bir kitap. Yazıların bir bölümü farklı tarihlerde Cumhuriyet gazetesi Ankara ekinde yayımlanmış. devamı; http://www.okuryatar.com/umut-defteri-duygu-ceritoglu/ Duygu

Size anlatmaya çalıştığım "pırıltımı" sonunda görüntüleyebildim :)) Duygu

Yaşama tutunuşun bir göstergesi olduğuna inandığım öykü kitabı tanıtımım okuryatar'da http://www.okuryatar.com/mayis-isligi-duygu-ceritoglu/ Duygu

Av Mevsimi filmini hatırlarsınız. Çoğu izleyiciyi etkilediğini düşündüğüm "Bakış açısını değiştir" cümlesi bugünlerde sık sık karşıma çıkıyor. Eşim Tevfik ile birlikte gittiğimiz fotoğraf çekimlerinde "bakış açısının" ne kadar önemli olduğunun vurgusunu her an yaşıyorum. Bir kare almak istiyorsunuz, bununla birlikte bir türlü istediğiniz gibi olmuyor, hemen bir adım yana, arkaya, hafif aşağıya veya bir taşın üstüne doğru hareket edip bakış açısını değiştiriyorsunuz, tatatttaaammm ortaya tam istediğiniz fotoğraf çıkmış oluyor. Lafın kısası fotoğrafı  nasıl görmek istiyorsanız öyle bakıyorsunuz... Duygu

"Zübüklük" ; Başta inanç olmak üzere, toplumdaki tüm iyi duyguları, umutları, çaresizliği, eğitimsizliği paraya, çıkara, iktidara tahvil etme, sonuna kadar sömürme sanatı... 

Konusu, müziği, görüntüleri ile başarılı filmlerden biri daha vizyonda. Sevginin, sevgisizliğin, törelerin, ön yargıların gözler önüne serildiği harika bir film. Çok etkileyici. Birden fazla izlenebilecek bir film. Ellerinize, emeklerinize sağlık Caner Alper, Mehmet Binay, Norayr Kasper, Demir Demirkan, Paolo Poti...

Yeni yılın ilk kar yağışı başladı!!! Dün itibariyle aralıklarla yağan kar, bugün hiç kesilmeden zaman zaman yoğunluğunu arttırarak yağmaya devam ediyor şehrimizde. Hava durumu sunar gibi oldu başlangıç gerçekten de. Harika kar yağıyor, çocuklar gibi sevinçliyim iki gündür. İçim içime sığmıyor. Bir enerji, bir enerji sormayın bende. Pencereden dışarı bakıp bakıp; "yaşasın kar yağıyor, kar yağıyor" diye kendimce bir şarkı tutturdum, evin delisi olarak dolaşıyorum evimizin içinde.

Eğer siz de benim gibi görselliği yüksek olanlardansanız, ilk gördüğünüzde kitabın kapağına büyük ilgi göstereceğinize eminim. Gördüğünüz gibi kitabın kapağında çok güzel bir kadın var ve kadının saçları koskocaman kırmızı  kasımpatı çiçeğinden oluşuyor. Harika bir görüntü. .... Devamı tabii ki okuryatar'da http://www.okuryatar.com/kisa-sacli-kadinlar-duygu-ceritoglu/

Sevgili 2012, tüm insanlığa barış, mutluluk ve huzur getirmeni diliyorum. Beklentilerimizin gerçekleşeceği, hazza, zamana, birbirimize karşı sabırlı olabileceğimiz, yüksek hoşgörülü, egolardan uzak, sevgi dolu  ve insanca geçireceğimiz bir yıl olsun yeni yıl.